Tanıştırayım size kendimi;
Ben, kendinin Brütüs’ü olan biri.
Yıllara askıntı her gecede
Kalemledim, biraladım, tekilaladım
tekil kaldım;
Bir kalem daha sapladım!
Yetmedi yastık bastım,
Yorgan doladım,
Yataktan yuvarladım sinsice kendimi,
Sürünmemi izledim
kendi gözlerimden;
İnledim
İnledim
Oturup karşıma bacak bacak üstünde dinledim!
Tükürdüm üzerime
sonra bir adım öteme;
Süründükçe sürüldüm kendi tükürüğüme.
Yalvardım Tanrı’ya
Tanrım ne olur sen de tükür, istediğin yüzüme!
Bendim!
Bendim kendini bu ıstıraplara iten!
Bendim yalan aşkların kızıllığına kanan!
Bendim kendini dostuna siper ederken
götünden spermlenen!
Bendim rızasıyla yanına gelemeyen sinik!
Bendim sakalını kesemeyen jiletten merhamet dilenen!
Bendim Tanrı’m BENDİM!
TÜKÜR LÜTFEN BU YÜZÜME!
Ortadoğulu kabile büyücüsünden çıkma
Çelik iplikli, bol neşter dualı bu halıda
lime lime kıyılıyor önyüzüm,
Kurumuş dudaklarım artık kanla sırılsıklam,
Parçalanmış yanaklarım
ağlasam adresini şaşıracak yaşlar!
Yüzülmüş göğsüm,
Söyle şimdi yüreğimi görebiliyor musun?
Bendim,
Bendim kendini uçurumlara taşıyan!
Bendim Rus ruletini altı mermiyle oynayan!
Ben ve BEN TANRIM!
Evet,
“Bir ben var benden içeri”
Uçurumdan atılmış,
Kafasına sıkılmış,
Kendine inanıp aforoz edilmiş,
Yetmemiş
taşlanmış,
Kırbaçla gıdıklanmış,
Kafası kesildikten sonra dinlenmiş,
Haklı bulunacakken gömülmüş,
Sus payı diye dili sökülmüş…
Hadi şimdi tükürsene Tanrı’m
istediğin yüzüme!
Ama lütfen söyle,
Senin vicdanın tam olarak nerede?
Çıktı bir kulun ve oynadı en ıstıraplı kaderini,
Yağarken cennetinden meleklerin yaşları
hayat sahnesinde reveransımdır;
Baş kaldıran başımın koparılması!
ÖZGÜR ŞEVKAN
NOT: Şiiri sesli olarak dinlenemek isterseniz lütfen linki tıklayınız…