BENLİĞİMİ BULDUĞUM YER…

Bir üniversitede öğrencisiniz.
8 ay boyunca yoğun bir şekilde dersleriniz sürüyor.
Ve Haziran ayı geliyor, okul bitiyor.
Durumunuz da müsait. Ne yaparsınız?
Hemen anne babanızla birlikte ya da arkadaşlarınızla birlikte bir tatil planları yapar ve gerçekleştirirsiniz…
Bu doğal hakkınızdır.
Lakin bir öğrenci bu olanaklara sahipken ben bu yaz sosyal sorumluluk projesi gibi bir köyde çocuklarla çeşitli aktiviteler yapmak istiyorum.
Onlara elimden geldiğince katkıda bulunmak, destek olmak istiyorum derse benim gibi siz de şaşırırsınız.
Ve birkaç haftada yaşadıklarını kendi sözleriyle ifade etmesini okuyunca eminim daha da çok şaşıracaksınız.
Sözünü ettiğim kişi Merve Özer.
İzmir’de bir üniversitede okuyor.
Karşı komşuları Neslihan Konacaklı’nın gönüllü çalışmalarını görünce ben de bir şeyler yapmak istiyorum köylerde, çocuklarla diyerek onlarla birlikte küçük bir çalışma, proje üretiyoruz.
Ve kendimize merkez üs olarak önceki yıllarda Atatürk Çocukları Kütüphanesi açtığımız Güzelbahçe ilçesi, Yelki ve Çamlı köylerini seçiyoruz.
Ve sonra…
Sonrası Merve Özer’in kendi ifadeleriyle okuyun lütfen… / TİM

HAYALLERİMİN İLK BASAMAĞINA ÇIKTIM…

Bugün (10 Haziran) hayatımın en özel ve en güzel günlerinden birini yaşadım.
Bugün yaşadığım duyguları satırlara dökmek benim için çok zor..
Çünkü bazı duygular vardır kelimelerle telaffuz edilemez..
Herkes bana saf ve iyi niyetli olduğumu söylerdi ama ben içimdeki saflığı ve iyi niyeti yaşanılan kötü olaylar ve kötü insanlardan dolayı hiç bir zaman yitirmedim, yitiremedim..
Bu hayatta iyi niyetim ve saf oluşumun sömürülmediği tek yerdi bugünkü atmosfer..
Ve ben anladım ki benliğimi bulduğum tek yer böyle güzel temiz ve saf kalpli çocukların yanı..
Hayatta en mutlu olduğum tek şey bir insanın mutluluğuna vesile olmak ve o insanların yüzünde gülücük yaratmak..
İnsanlar mutlu olduğu yerde barınmalıdır ve ben mutluluğumu böyle güzel çocukların yanında buluyorum..
Önce hayal ettim sonra istedim daha sonra çabaladım, şimdi ise hayallerimin ilk basamağına çıkmış oldum..
Beni hayallerime ulaştıran MESUT TİM ve NESLİHAN KONACAKLI’ya sonsuz teşekkürler..
Böyle insanlar olduğu sürece dünya daha yaşanılabilir bir hal alabilir..
Sevgi ve saygılarımla..

MERVE ÖZER

SEV, SEVİNDİR…

Bugünkü yazıma biraz daha acıklı bir şekilde başlayacağım..
Hani bazı anlar vardır ya delicesine bağıra bağıra ağlamak istersin ama kendini frenlemek zorunda kalırsın işte tam da onu yaşadım..
Bu duyguyu hayatımda 1 defa yaşadım çünkü ağlarsam biliyorum ki yanımdaki masum melekleri de üzücektim..
Dün (07 Temmuz Cumartesi) Çamlı Köyü’ndeki çocuklara hayatları boyunca yaşadıkları, unutamadıkları en güzel ve en kötü anılarını sordum.
Aldığım cevaplar beni sarstı..
Bu küçücük yaşta kalplerinde büyük yaralar, omuzlarında büyük yükler..
Aldığı yaralarsa en yakınlarından..
Kendi çevreme baktığımda yaşıtlarımın ve küçüklerimin en büyük sorunları beğendiği kıyafetinin aynısını başka bir arkadaşının alması ya da annesinin parka gitmesine izin vermemesi gibi şeyler…
Ama onlar farkında değil ki, hayata 1-0 hatta 2-0 önde başladıklarının…
Bu duyduğum ve gördüğüm şeyler benim hayatımı da çok etkiliyor..
Şükretmeyi öğrendim her şeyden önce..
Ve bu küçücük yaşlarında kalplerinde ağır yaralarla yaşayan insanların kalbindeki yarayı pansuman ettiğimi, ettiğimizi hissettikçe daha da huzurla doluyorum..
Çünkü onların tek ihtiyacı sevgi, şevkat, ilgi ve merhamet..
Belki kalplerindeki yaralar ömür boyu dinmez ama onların ellerini tuttukça onlara sımsıkı sarıldıkça yaralarından dolayı hırslarına kapılmamalarına yardımcı oluruz..
Ben her çocuklarla buluşmamızda 1 yaş büyüdüğüme inanıyorum..
Kendime bir hayat felsefesi edindim; “Sev sevindir” diyorum ve yazımı sonlandırıyorum…

MERVE ÖZER

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.