KUZULAMA DALIYORUM…

MESUT TİM 

Hayatınızda okuyacağınız en saçma bir yazı olabilir bu yazı… Okurken gülümseyeceksiniz, gülümseyip gülümseyip düşüneceksiniz… Bu kadar saçmalık arka arkaya nasıl bağlanmış diyeceksiniz… Ve sonunda diyeceksiniz ki… Ayyyyynnnneeeeennnnn TÜRKİYE…..

Kıymalı sazan balığı pişirecektim, buğulama usulü… Ama elektrikler kesilince bütün hevesim kursağımda kaldı…
Halbuki onunla el ele parklarda gezerken biz hep pamuk helva yerdik. Ne vardı sanki doğalgaz borusu döşemeye…
Hem bunların bütün sebebi koyunların sayısının çoğalması biliyor musunuz?
Say say bitmiyor diyeceksiniz ama biz eskiden sobalarda meşe odunu yakar, çıra ile tutuştururduk…
Üzerinde de yazın kestane, kışın karpuz pişirirdik…
Size biraz garip geliyor değil mi bu söylediklerim…
Ama hepsi gerçek… Ülkemizin içinde bulunduğu durum bu… Ciddi ciddi memleket meselelerini konuşuyoruz işte…
Ülkemin insanına hitap eden şekilde yazılar yazmalıyız, tartışma konuları bulmalıyız ki (mesela, örneğin kimin eli kimin cebinde programında gördüğüm fuşya rengi eteğin modelini merak etmeliyiz hep birlikte) açık açık tartışalım…
Yoksa çocukların geleceğinden bize ne…
Onlar tabii ki her zaman haklı…
Sen istediğin kadar ‘çocuk aklıyla karışma’ de…
O çocuk aklı var ya o çocuk haklı… Ne hınzırdır… Neleri düşünürler…
Bugün de canım vita yağlı bıldırcın yumartası istedi… Şöyle 20 – 30 tane olsa da akşam yemeğinde 2 bardak sirkeyle birlikte afiyetle yesem…
Benim mide fesatlığım kimseninkine benzemez, bunu biliyorum…
Lakin bugün Boğaz Köprüsü’nden 500 milyonuncu araba geçti, bunun farkında mısınız?
Daha bunun bile farkında değilseniz, siz hala yazın boğazlı kazak giymeye mahkumsunuz…
Bırakın kitabını yazan yazsın, okuyan nasılsa çıkar…
Zaten basıp satacağı 500 – 1000 tane değil mi?
Bu memlekette kitap yazacak birkaç geri ve onları okuyacak da 1.000 sivri bulunur… Anladınız siz onu…
Ya, baksanıza fırına, balığın altı tutmasın…
Sonra yanık yanık balık yemeyelim…
Zaten semizotunun son tabağını da dolap yerine buzluğa koymuşum…
Yememize olanak yok, o yüzden yalaması için koyunların önüne koyacağım…
Bari onlara yarasın…
Yarasın… Yarasın… Yarasın…
Bugün de aslında akşam olmak üzere…
Yollar yine kalabalık, herkes bi telaş…
Aslında otobüs beklemektense yürüyerek eve gitmek daha iyi olur… Hem mecburi spor hizmetimizi de tamamlamış oluruz…
Tamamlamış oluruz derken, eskiden trampetlerden tam tam diye sesler çıkardı… Hiç pür dikkat dinlediniz mi onu…
Bu ara, balığı çevirmeyi unutmayın, yanmazsa akşama beni de davet edersiniz…
Memleket, memleket…
Seni ne çok seviyoruz biliyor musun?
Senin uğrunda seyretmediğimiz dizi film, yarışma programı kalmadı…
Lakin yine de doyamıyoruz…
Sen varya sen…
Neyse…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.