YAĞMUR ZARİF
İçimde cam kırıkları, çığlık çığlığa çocuk sesleri
Ah benim pembe taçlı çocukluğum
Masallarda gezen peri kızım, beyaz atlı prensim
Koşardık ya cıvıl cıvıl dar sokakların duman tüten bacalarında huzura
Aldırmazdık ya hani çamurlu sularda oynamaya
Bir saat sonrasını hatırlamayacak kadar masumdu kavgalar
Hatırlar mısın Ahmet nasıl çıkardık komşunun erik ağacına
Ya sen Ayşe duruyor mu sahi ikimizin uğraşıp yaptığı bez bebekler
Hasan’ı gördüm mahallede üstünde polis üniforması
Derdi ya hep “Ben kötü adamların, katillerin korkulu rüyası”
Bilmiyor Hasan bilmiyor!
Dünyayı hırsızlar, soysuzlar bastı
Nerede o masum çocukluğumuzun gülüşleri?
Gülsüm’e giydirmişler on beşinde beyaz kefen, telli duvaklı gelin etmişler
Sözün bittiği, bıçağın kemiğe dayandığı yer
Neden! Neden diye soruyorum?
Namus meselesi deyip geçtiler!
Bir şerefsizin apış arasında solan bir çiçek
Bir babanın dudakları arasında biten bir hayat
Celladına teslim edilir mi insan?
Bitecek biliyorum birgün, kara bulutlar dağılacak elbet
Yarına umutla bakmak gerek umudu yitirmeden
Güneşli günler göreceğiz çocuk, güneşli günler!