KONUŞMAK, YAZMAK…

MESUT TİM

Heybede biriken sözcüklerle derdini anlatmak… Yani KONUŞMAK…
Genellikle bir veya birkaç kişi arasında yapılan diyalog veya sohbet ne derseniz deyin…
4 element gibi, insanların da çeşitli halleri olduğunu biliyoruz…
Ve bu hallerde ki insanların sözcükleri paylaşmaları, konuşmaları…
Kimi kızgın, öfkeli… Kimi üzgün, muzdarip… Kimi neşeli, mutlu… Kimi çılgınca vs…
Konuşurken genellikle sözcükler tabanca namlusundan çıkan kurşun gibidir…
Bazen yürek dağlar, bazen de yürek deler…
Öyle sözcükler vardır, ortalığı tarumar eder…
Ve öyle sözcükler vardır ki yutkunursunuz, o sözcükler ağzınızdan ses olarak çıkmaz… Farklı bir şeydir bu… Belki mutluluk veya arayış…
Başta da dediğimiz gibi; insanın heybesinde biriken sözcükler bu hallerde bizi türlü sorunlarla karşı karşıya bırakır ya da mutlu sona ulaşmamızı sağlar…
Ve hepimizin bildiği bir söz…
SÖZ UÇAR YAZI KALIR…

YAZMAK…
Bambaşka bir eylem…
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde öyle edebiyatçılar vardı, kimi kekeme, kimi çekingen.. Amma yazma işini gelince onlardan iyisi olmazdı…
Evet..
Konuşmak, anlık duyguların paylaşımı…
Orada bulunan kişi veya kişilere ulaşır ve çoğunlukla hemen yok olur gider…
Lakin yazmak çok farklı bir eylem…
Bir kere yazdıklarınız ister istemez çoğalıyor…
Ve öyle yazılanlar var ki siz bu dünyaya veda ettikten sonra bile onlar yaşamayı sürdürüyorlar…
İnsanlara sürekli olarak mesajlar veriyor, onlara kimi zaman güzellikleri kimi zaman hüznü yaşatıyorlar…
Boğazı düğümlenirken söylemediğini bazı insanlar yazarak daha rahat ifade ederler…
Ve yazı an gelir evrensel olur, sonsuzluğa kucak açar…

Sorsak insanlara konuşmak mı yazmak mı diye…
Hemen hemen herkes SUSMAK diyecek…
Gülüyorsunuz benim gibi değil mi?
Evet, susmak…
Çünkü; Günümüz insanı artık ne konuşmasını biliyor ne de yazmasını…
Okumadığı için sözcük heybesinde biriken de olmamış haliyle…
Bu yüzden çoğunlukla bakıp geçiyoruz hayata…

Ve yaşadığımız yüzyılda insan kalitesini arttırmaya, çoğaltmaya yönelik hiçbir eyleme katılmadan, salt yeme, içme, uyuma eylemlerini yaparak bir bitkinin gölgesi kadar bile fayda sağlamadan bu dünyadan göçüp gidiyor YAŞADIĞINI SANANLAR…

Konuşmak, yazmak…
İnsanı ifade eden iki eylem…
İkisi de insanı özde anlatan eylemler…
Biri anlık, biri sonsuza değin…

Ama beslememişseniz us’unuzu, doldurmamışsanız heybenizi…
Ne kadar yaşayacaksınız ki? Ne kadar ifade edeceksiniz ki?

Bakalım bu yazı KUZİNE kadar beğeni ve yorum alacak mı deyip SÖZCÜK HEYBEMİZİN ağzını kapatalım… ve…

Paylaşacak sevginiz, bilginiz biraz da kitabınız olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.