21. yüzyılın Nazım Hikmet’i Manisa’dan doğuyor…

Bu ülke 68 kuşağını gördü.

Bu ülke 78 kuşağını gördü.

Ve onların mücadelesine şahit olanların büyük bir kısmı hâlâ aramızdalar.

Bu ülke ikiyüzlüleri gördü.

Bu ülke aydın geçinen, aydın maskesi takmış aydınbazları (aydın+yobaz) gördü.

Ve bu ülkenin insanları hâlâ bugün bu halde ise; birbirini anlayamamaktan, kendinin insan olduğunun farkına varamamaktan, kendisinden başkalarına bir insan olarak dokunamamaktan bu halde.

Bunu değiştirmek tabii ki bizim elimizde.

Nasıl ki biz kendi yapmadıklarımızla bugünlere sebep olduysak, yapacaklarımızla da aydınlık günleri birlikte kuracağız.

Bunun için önce insan olmak gerekir.

Sevgi, saygı, hoşgörü, kardeşlik, paylaşım gibi değerleri yaşayıp yaşatmak gerekir.

Toplumlar böyle gelişir.

Bir olursa…

Biz olursa…

Bunun için de en büyük görev sanatçılara düşüyor.

Çünkü onlar gerek düşünce olarak, gerekse farkındalık olarak toplumun önündeler.

Bunun farkına varıp yaşadığı topluma dokunur, onların sorunlarının çözümünde onlarla birlikte ve onların önünde olursa, bu toplum gelişecek. Bu toplum barışa, mutluluğa kavuşacak.

Şiir, bin yıllardan beridir yöneticilerin en büyük korktuğu sanat dalı olmuştur.

Çünkü, biranda büyük bir coşku yaratıp insanlarda ani değişimlere bile neden olabiliyor.

Şiirin etkisinde kalan bir insan da toplum için yapması gerekenleri her şeyi göze alarak yapar.

İşte bu şiirleri yaratan insanlar, toplumlara çok nadir gelir.

Bu insanlar Richard Bach’ın, Martı Jonathan Livingston karakterindeki gibi aykırı insanlardır.

Gerek düşünceleri, gerek eylemleri.

Bu aykırılık olumsuz ve kötü yönde değil, hep güzel ve iyi yöndedir.

Yazılarıyla, eylemleriyle.

Bu insanlardan biri de bu yüzyılda Manisa’da yaşıyor.

Ve oradan Türkiye’ye sesleniyor.

Yarattığı eserler Türkiye’nin dört bir yanında okunuyor.

Öyle bir okunuyor ki ardı ardına ödüller verilmeye başlanıyor bu çabalara.

Ve bu kişi şimdiye kadar yazdığı 4 şiir kitabından cebine 1 kuruş para koymadan, kitaplarının gelirlerini öğrenci bursu olarak vermiş.

Geleceğin Türkiye’sinin çağdaş, aydın insanları yetişsin diye.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bilgili, bilinçli, soran sorgulayan insanlar yetişsin diye.

Emin adımlarla bu çalışmalarını sürdürüyor.

Çok yakında kendileriyle bir ortak çalışmaya da başlayacağız.

5. şiir kitabının gelirini yine tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir çalışmaya bağışladı.

İzmir Kitap Gönüllüleri olarak deprem bölgesine Atatürk Çocukları Kütüphanesi adıyla açacağımız 50 tane kütüphane için.

Böyle bir düşünce için, böyle bir duyarlılık için daha ne söyleniyor bilemiyorum.

Lakin bu çalışmaları kıskanan, engel olmaya kalkan o kadar çok insan var ki.

Yıllardır benim yaşadıklarım gibi.

Bunu yapanların bilmediği, anlamadığı bir şey var.

Amacını ve hedefini bilen bir insanı kimse, ama hiç kimse durduramaz.

Kim mi bu kişi…

Yani 21. Yüzyılın Nazım Hikmeti…

AYTEKİN KARAPAÇA…

Yolumuz Atatürk yolu.

Yolumuz Sevgi yolu.

Yolumuz İnsanlık yolu.

Gelin canlar bir olalım…

Sevgiyle yaşayalım…

AFFETMEYİN ÇOCUKLAR
Kırmayın gökyüzü tellerini
Bırakın kuşlar konsun bahara artık
Umutlar açmaz
Denizler coşmaz oldu
Güneş karanlığa gömüldü
Affetmeyin bunları çocuklar
Ahlak dersi verip
Güven satanları
Vur patlasın çal oyanasın yaşayıp
Yarınlarınızı karartanları
Yüzünüze baka baka
Adamlık taslayanları
Affetmeyin çocuklar
Üşüyen sevgilere denk geldiniz
Yüreğinizi sıkı örtün
Bozuk düzendesiniz
Affetmeyin bunları
Affetmeyin
Çocuklar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.