GERÇEK, PİYANONUN TUŞLARINDA

FERZAN SARPKAYA

Hep günlük yaşantı! Günlük insanlar, günlük düşünceler, olaylar!.. Nerede yaratıcı bir hayatın çağrısına cesur, ruhu kanatlandıran güçlü kişiler..

İşte bu kişileri,  Özel Çamlaraltı Koleji, öğrencileri 2001 yılından bu yana bulup çıkartıyor, “Kentimizde Cumhuriyet’e Sahip Çıkanlar’’ olarak ödüllendiriyor.

Oysa ki cumhuriyet bize Atatürk ile silah arkadaşlarından miras kalan en önemli değerdir.

Onu korumak ve güçlendirmek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekmektedir. Bunu yapmanın en temel yolu Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkarak, onları yaşatmaya çalışmaktır. Günümüz Türkiye’sinde cumhuriyetin aydınlığına karşı duran kendi çıkarları için laiklik ile dini birbirine karıştıran gericiler var. Cumhuriyet devrimleri sayesinde koltuklarında oturan yönetici sayısı da az değil.  İşte bu yüzden cumhuriyete sahip çıkıyor olmak önem kazanıyor,

Her zaman bu devrimlerin izinde olmak, bunları yok etmek isteyenlere asla izin vermemek cumhuriyetin ayakta kalabilmesi ve güçlenmesi için her zaman çok çalışmak, ülkemizi dünya devletlerinin içinde ön sıralara çıkarmamız gerekmektedir

Atatürk bu ülkeyi Türk gençlerine emanet etmiş, cumhuriyeti koruyacak olan kişilerin başında gençleri göstermiştir. Bu nedenle cumhuriyetin korunmasında en büyük görev gençlere düşmekte.

Özel Çamlaraltı Koleji öğrenci gençliği de bu amaçla olmalı ki, yıl boyunca takip ettikleri en gür sesli cesur cumhuriyet aydınını ödüllendiriyor. Bu yıl ödül alanlar arasında benim de üyesi olduğum Köy Kütüphaneleri Oluşturma, Kültür – Sanat ve Eğitim Dernek Başkanı Mesut Tim’in olması, yolumu daha önce hiç gitmediğim Özel Çamlaraltı Koleji’ne düşürdü. Okulun kapısında aydınlık yüzleriyle bizleri karşılayan gençler, idareciler, öğretmenler eşliğinde okul kütüphanesinde ağırlandık. Kütüphane çok zengin olmasa da önemli yapıtlara rastladım. Kültürü ile yücelmiş Haldun Dormen geldiğinde ayakta karşıladık, çünkü o da ödül alacak olanlardandı. Kendisi ile söyleşimde,  bu ödülü bu zaman da alıyor olmasının ayrı bir önem taşıdığını çok mutlu olduğunu,  ayrıca “Tiyatroya bu denli ilgi çok güzel, Türkiye adına sanatın, tiyatronun bitmeyeceğine inancım büyük. Yaşasın Tiyatro’’ dedi. Gözlerinin içi gülüyordu.

Dernek başkanımız Mesut Tim “Bizlere kitap okumanın yalnız bu ülkede değil; tüm dünyada barış, huzur ve mutluluğa kavuşma yolu olduğunu Atatürk’ün  ‘’Kitap okumasaydım bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım’’ sözlerini aktararak bizleri sarstı.

Mesut Tim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasının 100. Yıldönümü olan 19 Mayıs 2019’da da Samsun’un bir köyünde, birlikte ödül aldığı duayen tiyatrocu Haldun Dormen onuruna ATATÜRK ÇOCUKLARI HALDUN DORMEN KÜTÜPHANESİ açma sözünü de müjdeledi.

Ödül alanlardan akademisyen Sedat Örsel ise “Cumhuriyete Sahip Çıkanlar Ödülü’’ sözüne içerlemiş olacak ki Cumhuriyete herkesin sahip çıkması gerektiği üzerinde önemle durdu.

Ödül alanlardan Nesrin Olgun Arslan ise 1957’de Adana’da doğmuş.

Karşılaştığı tüm zorluklara rağmen kuş uçuşu 33 kilometre olan bir denizi önüne çıkan tüm engelleri aşıp, 15 saat 47 dakikada, yaklaşık 100.000 kulaç atarak ‘Manş Denizi’ni Yüzerek Geçen İlk Türk Kadını’ …

Türkiye’nin ve tüm kadınların da gururu olmayı başarmış.

Adana’da, sulama kanalında akıntıya karşı yüzüyormuş. Başarısını da buna bağlıyor.

Fakat Türkiye’de kadın olmanın dezavantajlarını yaşamış.

8 erkek yarışmacının olduğu bir yarışta tek kadın yarışmacı olarak yarışmış. Viranşehir’den Mersin Limanı’na kadar yüzülen yarışta tüm erkekleri, en yakınındakini 9 dakika farkla, geride bırakarak yarışı birincilikle bitirmiş.

Annesi, kuzeni ve antrenörüyle katıldığı ödül töreninde birincilik ödülünü beklerken, ödül onun bir gerisinden gelen yarışmacıya verilmiş. Tabii ki itiraz etmişler ama bin bir türlü bahaneyle Nesrin Olgun’un ödülü verilmemiş. Adına kampanyalar başlatılmış. Türkiye’de Manş’tan çok bu ödülle tanınıyormuş o dönem.  Sporla her an iç içe olan Nesrin Olgun’un hem kısa mesafe yüzmede hem de masa tenisinde birçok ödülü var. Ayrıca tramplen atlamada 1976 Türkiye birincisi olmuş.

Güne damgasını vuran “Yürekli Kadın olabilmek için ilk önce kendimize güvenmeliyiz. Ben bütün kadınlara bu mesajı vermeye çalıştım. Yani ‘Ben yapamam’ yok. Bıkmayın, usanmayın güzel bir hedef seçin kendinize. O hedef doğrultusunda bir sürü zorluk olacaktır. Dünyada herkesin sorunu bu zorluklar. Önemli olan, zorluklarla baş edebilmeyi öğrenebilmek.” sözleri oldu.

Geleceğe umut diyebileceğimiz beş öğrencinin piyano, davul eşliğinde ‘’İnsan insan derler idi İnsan nedir şimdi bildim’’ seslendirdiklerin de gerçek insan yüreğimiz  piyanonun tuşlarındaydı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.