VELİ BAŞAK
Sen ne isen, çocuğun da odur. Özellikle annelerin davranış şekilleri belirler çocukların dünyayı anlamlandırma çabalarını. Erkek egemen, feodal toplumlarda, gelenekleri uygulayan baba daha etkendir.
Anne karnındaki bir cenin % 95 oranında sudan oluşur. Yeni doğan bebekleri dikkatle inceleyin! Suyun ışıltısının yüzlerinde gezindiğini göreceksiniz. İşte bu yüzden onlar arıdır, saftır, temizdir, kirlenmemiştir. Dünyamızı kirleten insanlar, ağır metallerle onların geleceğini de kirletmektedirler.
Anne- babanın sağlıklı kişilik ve eğitimli olmaları, çocuğun geleceğini de belirler. Çocuğun olumlu, yapıcı, yaratıcı olabilmesi için, öğrenmemiz gereken tek bir dil vardır. Bu dil tatlı dildir …
Atasözleri boşuna söylenmemiştir. Günlük deneyimlerin, gözlemlerin geleceğe aktarımıdır. Acaba ne kadar ders alıp yaşamımızda uyguluyoruz. Düşünün !
”Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır ” örneği gibi…
Anımsayın ! Gülümseyen ya da büzülen dudaklarınızın nedenlerini.
Yüklemeseydiniz
karanlığı acıyı
yalanı iftirayı
yalnız gözlerimle değil
ellerimle tutardım gökkuşağını…
Hayat böyledir. Ne verirsen onu alırsın yansıması gibi.
YANKI
Bilinen anlatıdır. ” Baba ile çocuk ormanda yürüyüşe çıkarlar. Çocuğun ayağı kayar ve incinir. Çocuk acıyla
Çocuk : – Aaahh diye bağırır. Yankı yapan ses geri döner.
Yankı : -Aaahh
Çocuk : – Sen kimsin ?
Yankı : – Sen kimsin ?
Babasına neler olduğunu sorar. Babası şimdi beni dikkatle izle der.
Baba : – Seni seviyorum
Yankı: – Seni seviyorum
Babanın – Sana hayranım- Sen harikasın -Benim için değerlisin seslenişleri, yankıyla geri gelir.
İşte böyle ; Yaşamdan ne istiyorsanız önce onu siz vermelisiniz. Gülümseme, gülümsemeyle karşılık bulur. Yüzünüz ve yüreğiniz aydınlanacaktır.
Sorarım size; Yaşamınızda kaç kişi, ben böyle düşünmemiştim, şimdi seni daha iyi anlıyorum diyebilmiştir.
Sen yeter ki bir adım at. Sevilmek, önemsenmek, değer vermek, benim için önemlisin diyebilmek, insanlığın en büyük ilacıdır.
Unutmayın! Sevgi-saygı-anlayış-hoşgörü, hepsinin temelinde ( Tatlı Dil) vardır.
Çocuklar bizim değil artık
söz dinlemiyorlar
çığırından kopan bir ırmak gibi
geriye dönmüyorlar…
İLETİŞİMDE SEVGİNİN GÜCÜ
Çocuklarınıza, yetişkin insanlarla konuştuğunuz gibi konuşun. Dış dünyaya onların gözüyle bakın, duygudaşlık yapın. Bilmiyorsanız öğrenin.
Çocuğunuzun yaptığı bir resim ya da el becerilerine – harika-çok güzel-çok beğendim gibi sözler iletin. Kendinizi bir sevgi çemberinin içinde bulursunuz. Gözlemleyin ve görün…
Çocuğunuza – hiç beğenmedim-çok kötü olmuş-böyle yapmalıydın derseniz, çocuğunuzun yaratıcı, üretken dünyasını engellemiş olursunuz. Sürekli ceza almaktan korkan çocuk, aile dışında başka sevgi çemberleri arayacaktır.
İşte bu tür farklı davranışlar, iki kişilik örneği geliştirir çocuklarınızda.
Örnek -1 Çocuk arkadaşına yarın parkta buluşalım. Saat 2’de seni bekliyorum der. Arkadaşı: – İyi ki aradın. Evde çok sıkılmıştım, evet geliyorum.
Herkese evet diyen çocuklar, ailede söz hakkı olmayan, baskı altına alınmış, kalıplanmış, suça boğulmuşlardır. Küçük bir sevgi sözü, değer kazanmak, kendilerini başkalarına kanıtlamak için ne derlerse onu yaparlar.
Bağımlı kişilik bu şekilde gelişir. Daima yönetilirler.
Örnek-2 Arkadaşı hayır seninle haftasonu buluşurum. Biliyorsun yarın yazılımız var. Sen gel beraber çalışalım diye karşı fikir öne sürebiliyorsa, bu çocuklar bağımsız özgüveni yüksek, yönetici, lider kişilik sahibi olanlardır.
Unutmayın! Çocukların yaşamını geliştiren, en büyük temel besin kaynağı sevgidir. Sevgi, tatlı dile dönüşürse bütün kapılar açılır. Bunu için aile içindeki sevgi koşulsuz olmalıdır.
Koşulsuz sevginin en iyi uygulanma alanı Forrest Carter ‘in ”Küçük Ağacın Eğitimi” adlı kitabında vardır.
Okumanız dileğimle…